9 Mart 2012 Cuma

saramadığımız yaralarımız-IV

Bu yazı, saramadığımız yaralarımız yazı dizisinin son parçası. Ancak saramadığımız yaralarımızın anlatmakla bitmeyeceğini siz benden daha iyi biliyorsunuz.

Dün akşam Türk Edebiyatı Vakfı'nda Servet Kabaklı ve Yusuf Ziya Arpacık'ın katılımcı olduğu Hocalı Katliamı'nı konu edinen bir konferans dinledim. Milliyetçilik çok sığ bir bakış açısı ama Ülkücülük kendine has apayrı bir sığlık örneği, bundan bir kez daha emin oldum. Din-ırk sentezi yapmaya çalışırken hangisinin daha önemli olduğunu unutmak tanımına da tam oturan bir örnekti.

"Hocalı Katliamı bizim bir yaramızdır. Orada Türk kardeşlerimiz öldürülürken biz sesimizi çıkarmadık, hala çıkarmıyoruz. Türk kardeşlerimizi savunmalıyız." minvalinde bir konuşma yaptı Yusuf Ziya Arpacık. Eğer kardeşlik bağı söz konusuysa ilk öncelik -bir din-ırk sentezinde- dine verilmeli ve din kardeşliği vurgulanmalıdır. Çünkü aynı kafa tası ölçülerine ve benzer genlere sahip olmamız değil, inandığımız değerler bizi biz yapar. Bunun da ötesinde en önemlisi hepimizin, insan başlığı altında toplanıyor oluşumuzdur. Bir Azeri, bir Türk, bir Arap, bir Ermeni, bir İngiliz... Hangi ırktan olursak olalım insanız. Kesersen kanar, kalbe veya beyne tek bir kurşun ölmesine yeter. İşte önemli olan bu. Eğer Hocalı Katliamı kınanacaksa, -ki kınanmalı- bu, orada ölenler Türk olduğu için değil, masum insanlar oldukları için yapılmalı.

Savaş bambaşka bir meseledir. Devletlerin gerek yeni kazançlar sağlamak için, gerekse mevcudu korumak için savaşması engellenebilir bir şey değildir ve bu savaşlar sırasında ölenler de bir amaç uğruna ölmüşlerdir. Onların yasını tutmuyorum. Onların cesaretine hayranım, onlara saygı duyuyorum. Ancak savaşların sivillere sıçramasına karşıyım.

Ben Ermeni Soykırımı'nı, Hocalı Soykırımı'nı,Yahudi Soykırımı'nı, Filistin'de yıllardır yapılagelen Arap Soykırımı'nı, bu ırklara özel bir sempati yada antipati duyduğumdan değil, sadece masum insanlara karşı orantısız güç kullanımı ve zulüm söz konusu olduğu için kınıyorum. Çünkü önemli olan insan olmamız. Çünkü hepimiz kesince kanar, vurunca ölür canlılarız. Çünkü ben zulüm kimden gelirse gelsin, mazlum hangi dinden hangi ırktan olursa olsun, zalimin karşısında olmalıyım. Çünkü ben insanım, doğam gereği masumların ve savaş ahlakının korunmasını savunuyorum. Çünkü hepimiz insanız ve altında toplanabileceğimiz, bizi parçalara ayırmayacak uygunlukta başka bir tanım daha yok. 

Hepimiz insanız! Bunu unutmayalım. Yalvarırım, ne olur... Elimizde kalan daha değerli neyimiz var ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder