eminönü-kadıköy vapuru'nda yaşı daha ermemiş bir kız, kıyıya yanaşmamıza yakın, küçük kartlar dağıtıyor bize sessiz sedasız. kartlarda şu cümleler yazılı;
"babam bir trafik kazasında öldü. annemin 3 kardeşime bakmasına yardım ediyorum. onları okutmak için paraya ihtiyacım var. lütfen bu kartı okuduktan sonra iade ediniz."
cümleler öznesi yüklemi yerinde kurulmuş. metinde imla hatası yok. kız taş çatlasa lise 1 öğrencisi olacak yaşlarda. aylardan mart. hani şu en soğuk kışın kazma kürek yaktıran ayı. hani bir türlü yaz gelemedi diye bize feryad-u figan ettiren ay, kızın ayaklarında ucu açık terlikler. insanlar bir bir kalktıkça kalorifer kenarına siniyor kız çocuğu. yazıdaki kartların iadesini isteyen cümleye rağmen bazıları yere atıyor kartı, bazısı buruşturup koltuğa bırakıyor, bazısı öylece bırakıveriyor kalkarken, bazısı da kıza kartını iade ediyor ama sadece kartını.
bu kız bir dilenci değil. hâlinden belli insanların yüzüne bakıp para istemekten utandığı. bu yüzden olabilecek en gururlu cümlelerle kağıda dökmüş hâlini. bırakıyor kelimeler boğuşsun bizimle, insanların hor gören bakışları onun narin omuzlarına çarpıp daha da bükmesin belini.
az beslenmiş vücudu çelimsiz, kolları incecik, avurtları çökük. gözlerinde gerçekleşmemiş, hiç gerçekleşmeyeceğini bildiği hayallerinin kırıkları var. onun yaşlarındaki halimi kızla kıyaslıyorum. o günlerde benim 4 kardeşim vardı ve ben de ailenin en büyük çocuğuydum. böyle bir durumun içine düşsem acaba nasıl karşılardım. ayağımda bir bot sırtımda bir manto olmadan o içe işleyen soğukta ekmek parası peşine düşermiydim. hem de böylesi mağrur ve dayanıklı şekilde. bilemiyorum.
çok şanslı büyümüş ancak bunun hiç farkına varmamış bir nesliz biz. yada en azından ben öyleyim. nelere 5 lira harcamadıkki? en basitinden arkadaşlarımın çoğu sigara içiyor, bu her gün havaya savrulan 5 lira demek değil mi? karnımız tokken cafede içilen 2 çaya ödenen 5 lira, sırf çok susadık diye lüks ötesi bir mekanda içilen bir portakal suyuna ödenen 5 lira. ama ihtiyacı olduğunu söyleyen bir insana verecek bırakın 5'i 1 liramız bile yok, değil mi?
bu böyle olmamalıydı. kız çocuğu kartlardan en az 30 kişiye dağıttı. herkes üstüne düşeni yapıp "5 lira vermek beni fakir etmez" demeliydi. 1 kişi için 5 lira çooook mühim bir para değil çoğu zaman ancak 30 kişiden alacağı 5 liralarla eve dönecek bir kız çocuğu için büyük bir mutluluk olurdu bu.
unutulmaması gereken nokta şu; kim ne derse desin bu çocuklardan biz sorumluyuz. hepimiz. toplum olarak çoktandır unuttuğumuz yada görmezden geldiğimiz görevlerimizin başına geçmemizin vakti, şimdi.