10 Eylül 2010 Cuma

bana bak çocuk!

İçimdeki çocuk hep kovuyor beni. "Defol git hayatımdan, mahvettiğin yetmedi mi?!" diyor. Susturuyorum onu. Yöntemler geliştirdim, sesini kesmek için. Hunharca kahkaha attığımda, rezil bir küfür savurduğumda sıvışıp gidiyor.

Densizin teki yahu bu çocuk. "Kimden kimi kovuyorsun arkadaş?" diye sormak istiyorum, ne zaman cümleye başlasam kalbimi ellerinin arasına alıyor, bir ağırlık çöküyor üstüme, nefes alamıyorum... Kalbimin olduğuna şaşırıyorum bazı bazı...

"Sen! Bensiz bir hiçsin! Ben sensizken şüphesiz daha iyiydim! Defol git bu bedenden!" diyor. Görülen o ki gidemiyorum. Kalamıyorum da... Hiçliğe asılı boş bir tuval gibiyim bu bedenin içinde. Bir türlü yerleşemiyorum. Yersizleşiyorum...

Biz bir ünlemsek, ben o ünlemin noktası kadar hakikiyim ve ortadayım, senin gözüne batıyorum. Beni, o noktada bırak ve kaybol ortalıklardan. Tedavülden kalksın ünlemler. Noktasal hayatlar yaşayalım. Keyifler de, acılar da ancak nokta izleri bırakabilsin yüreğimde, kulaklarıma haykırmasınlar avaz avaz...

Bana bak çocuk! Gelemem ben öyle gözyaşlarına. Kalbin kırılır sonra. Bayram sabahı deyip , gelme işte elimi öpmeye. Huysuz teyzeler gibi kaşlarım çatık, bastonumu sallıyorum ben, kapıma gelen çocuklara...

H.K.Ş
09.09.10

2 yorum:

  1. noktasal hayatlar yaşayalım..??nedirr..

    YanıtlaSil
  2. noktasal kirletici kaynaklarından esinlenerek kullanmıştım o kelimeyi. tekdüze, sıradan demek yani :)

    YanıtlaSil