22 Ağustos 2010 Pazar

bir sürrealist



Salvatore'dan bahsettikten sonra Salvador'dan bahsetmemek olmaz tabi. farklı ırklardan da olsalar isimleri aynı anlama geliyor. "saviour" yani kurtarıcı. Dali ile 9 yaşımdayken tanıştım. çocukluğun o muhteşem "herşey mümkündür" algısıyla Dali bana bir arkadaş gibi görünmüştü. ilerleyen yaşlarda gerçekliğin pençesine fazlaca düştüğümü hissettiğimde, gerçeküstü bir tablo yada hikaye her zaman kurtarıcım olmuştur.



Dali, 1904-1989 yılları arasında yaşamış. benim doğum yılım onun ölüm yılı olmuş. oysa tanışmayı ve bir 5 çayı içmeyi isteyebileceğim en egzantrik insan oydu. hayatıyla ilgili daha birçok ayrıntı burdan öğrenilebilir. burda laf kalabalığı yapacak denli çok konuşasım yok.

fon müziği seçimine gelirsek, açıkçası ben Dali'nin tablolarında atmosfersizlik hissine kapılıyorum. bu sessizlikten fazlası. sessizliğin bile kendine has bir sesi var ve ancak havasız, yerçekimsiz bir ortamda mutlak sessizliğe ulaşılabiliyor. evet, Dali dediğimizde yerçekimini, atmosferi, içinde bulunulan anı geçersiz kılan birşeyden bahsediyoruz demektir. bunu en güzel anlatan da Belleğin Azmi tablosudur bence.



Belleğin Azmi (1931)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder