21 Aralık 2009 Pazartesi

kuru üzüm ve fındıklı muffin




Özel istek üzerine. Fırından yeni çıktı. :))

Öykünün kakao ve çikolatadan hoşlanmayan eşi için, fındık ve üzümlü muffinler. :)) Aşağıdaki tarifte kakao yerine kuru üzüm kullanın ve fırına vermeden önce üstüne fındık parçalarını ekleyin.

Yanında kış mevsimini sevmemin bir sebebi. Boza! Üstünde baharatların kraliçesi Tarçın'la... :)

Ben henüz tadına bakmadım ama "Kestane Kurdu" beğendi. :))

Kakaolu Muffin




Yaptığım hamur işleri arasında en sevileni bu sanırım. Özellikle çocuklar okula giderken beslenmelerinde muffin görünce ayrı mutlu oluyorlar. :)

Malzemeler

* 1 yumurta
* 3/4 su bardağı şeker
* 3/4 su bardağı süt
* 1/3 su bardağı sıvıyağ(ben mısır yağı kullandım)
* 1 paket vanilya
* 1 paket kabartma tozu
* 2 su bardağı un
* 2 yemek kaşığı kakao

Önce yumurta ve şeker, şeker eriyene kadar çırpılır. Süt, yağ, vanilya eklenip tekrar çırpılır. Ayrı bir kapta karıştırılmış un ve kabartma tozu da üstüne eklenir. Son olarak kakao da eklenip çırpılır. Muffin kalıplarına boşaltılır. Önceden 170 C dereceye ısıtılmış fırında 20 dk. kadar pişirilir. Fırının eski ya da yeni olmasına göre zaman değişebiliyor. 1 bardak çay ve bir kitap alıp fırının başında oturmanız çıkması olası herhangi sorunları engeller. :)

Ben çikolatalı kek ve portakalı çok yakıştırıyorum ama evdekiler frenk üzümlü meyveli sosla yemeyi tercih ettiler. Tercihe göre fırına vermeden önce üstüne damla çikolata yada fındık da ekleyebilirsiniz.

Zeytinyağlı Pırasa

Yurttan çıkıp tekrar aile ocağına döndüğümden beri mutfakta şark görevi gibi birşey yapıyorum. Annemle aramızda sözsüz bir anlaşma var. Ben yemekleri yapıyorum o da bana karışmıyor pek. :)

Gelelim günün yemeğine...
Zeytinyağlı pırasa bizim evde çok sevilen ve kışın haftada 1-2 defa pişirilen bir yemek olup yapılması da gayet kolaydır. Hoş bütün zeytinyağlılar öyle. Doğra, tencereye doldur, kısık ateşte pişir.

Malzemelerimiz:
* 1 kg. pırasa
* 1 kuru soğan
* 2 havuç
* 1 tatlı kaşığı salça
* 1/2 çay bardağı pirinç
* 3/2 tatlı kaşığı tuz
* 1 tatlı kaşığı toz şeker
* Göz kararı zeytinyağı

Malzemeler doğranır. Soğanlar ince kıyım, havuçlar halka, pırasalar kafanıza nasıl eserse.
Tencerenin altına soğan ve havuç üstüne pırasa yerleştirilir. Salça biraz sıcak suyla açılarak üstüne dökülür. Pirinç, tuz, şeker ve yağ eklenir. Bu işlemlerden sonra yemeğinizin görüntüsü aşağıdaki gibi olur.



Pırasa yemeği ilk etapta harlı ateş, buhar çıkardıktan sonra kısık ateşte pişirilir. Suyunun bitmesi olasılığına karşın çaydanlıkta sıcak suyunuz kısık ateşte beklesin. Soğuk su katarsanız lezzeti kaçar. :) (Bu laf anneme ait :))
Pişmesi yaklaşık 1 saat kadar sürüyor. Mutfağınızın soğan kokmasını istemiyorsanız gürültüye katlanın ve aspiratörü açık bırakın. Çünkü pırasa da soğangillerden olduğu için harika bir kokusu olmuyor pişerken. Ayrıca çok karıştırırsanız pirinçler kırılır, pırasalar da ezilir.


Piştikten sonra bir cam borcama alabilirsiniz. Ne de olsa zeytinyağlı. Isıtmanız gerekmeyecek. :))
Kolay gelsin ve afiyet olsun şimdiden. :)

20 Aralık 2009 Pazar

öykü

Biliyorsunuz... Siz öldürdünüz onları. Kendinizden dahi saklamanız neticeyi milim oynatmıyor. Masum duyguları öldürdünüz, kursaklarda kaldı sevinçler...

Oysa, kuşlardık biz, ufacıktık, hayaller taşardı gözlerimizden. Azıcık mutlulukla dolardı kursağımız... Bırakmadınız ki! Yanlış hayatlarınıza bahaneler aradınız, mutlu insanları buldunuz. Sizin bahaneleriniz yalnızlığınıza sebep yanlışlarınızdı aslında..

Bu sefer kuru yok, hepsi yaş. Yananların hepsi yaş. Tüttü, tüttü, tüttü odunlar, sonra pis bir koku yayıldı, aslında yaş odunlar sandığım masum kuşların cansız bedenleriymiş. Ben görmedim. Yerde yatıyor, yıldızları seyrediyordum. Kan koktu... Bir sis girdi yıldızlarla arama, gözlerim karardı. Bir kuştum ve yanlışa düşmüşlerin hatalarının bedelini ben ödüyordum. Biz ödüyorduk. Biz kuşlar...

Ellerini masumiyet suyunda yıkayıp, sütten çıkmış ak kaşık olanlar. Aahhh!

Dün gece rüyamda bir öykü gördüm. Fırtınaya içinde esmesi için sesleniyor, onu önce dağların tepesinden uçurumların dibine vurmasını sonra tutup arşa çıkarmasını istiyordu. Beyaz bir telekti, öyküydü o kuş...

2 Aralık 2009 Çarşamba

adaptasyonumsu

İnsan herşeye alışabiliyor,
Herşeye...
Yağmura, kara, sıcağa,
Güneşe ve aya,
Acıya ve hüzne,
Yağmura, kara, sıcağa,
Güneşe ve aya...
İnsan alışmak zorunda,
Yalnız kalmamak için,
Yorulmamak için.
İnsan cesur olmak zorunda,
ve bir kaya kadar sert,
Bir şahin kadar yırtıcı.
Zarar görmemek için,
Yalnız kalmamak için,
Yalnız kalmamak için,
Yalnız kalmamak için...

H.K.Ş
27.09.09
Kadıköy/İstanbul

hava değişimi vurgunu

Kış geliyor ağaçlar!
Sizse, aptal çiçekleriniz ve siz!
Açmaya devam ediyorsunuz.
Demiştim, bu pastırma sıcakları
Hepimizi mahvedecek,
Olmayanı varmış gibi gösterip.
Sonra kış çarpacak yüzümüze,
Ansız, apansız...
Çiçeklerimizi dökeceğiz,
Mahzun, yalnız, paramparça...
Hoyrat rüzgarlara teslim edeceğiz,
Umutları, hayalleri...

...

Ancak,
Bir daha ki bahara kadar,
İçimizde bu acıyla,
Bekleyeceğiz.
Yeniden çiçek açmayı bekleyeceğiz...

H.K.Ş
27.09.09
Kadıköy

sufle günü

Sana veda edebilir miyim?
Ağzımdaki acılık,
Ne kadar tatlı yesem de geçmiyor, sanki
Daha da şiddetleniyor.
Çikolatalı sufle bile anlamsız...

H.K.Ş
27.09.09
Moda Alaturka/Kadıköy